4 Mart 2015 Çarşamba

MARMARA İLLERİ ETKİLEŞİMİNDE EŞGÜDÜM ÖLÇEĞİ BAĞLAMINDA ‘’MARMARA İLLERİ KOORDİNASYON BAKANLIĞI KURULMASI’’ ZORUNLULUĞU

       Günümüzde İstanbul merkezli Marmara bölgesi, ülkemiz nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bölgedir. Bölgenin nüfus oranı Türkiye'nin % 35 ni bulmaktadır. Marmara bölgesinde bulunan illerin yüz ölçümü, ülkenin yüz ölçümünün % 8.5 lik kısmına denk gelmektedir. Bölge kapsamında 11 il bulunmakta olup, nüfus yoğunluğu bakımından ara farkla öne çıkan il İstanbul’dur. İstanbul merkezli bölge; İstanbul’un fonksiyonel faaliyetlerinde direkt etkileşim içerisindedir. Sanayileşme İstanbul, Kocaeli ve Bursa üçgeni etrafında şekillenerek dışa doğru genişlemektedir. Dolayısı ile bölge istihdam açısından cazibe merkezi haline gelmesi ile birlikte birçok sorun’da beraberinde getirmektedir. 
       Sadece İstanbul ölçeğinde belediye nüfusu130 ülkenin, 18 bakanlık bütçesini geçmiş durumdadır. Bölge; sektörsel faaliyet sanayileşme, ticaret, turizm ve bilişim ülkenin nirengi noktası haline gelmişken, doğal olarak alt sektörsel sorunlarını da gelişme gösterdiği ortadır. Alt sektörsel sorunlar olarak; Çevre, ulaşım, güvenlik, sağlık, eğitim, mekansal ve sosyal sorunları tanımlayabiliriz. Bu sorunlara bağlı olarak her bir sorunun alt başlıkları ayrı ayrı değerlendirirsek , yönetim ölçeğinde bölge ciddi olarak ele alınması gereken bir konudur. 
      Bölgeyi Marmara havzası bazında ele alırsak 7 ilden oluşmakta buna bağlı çevre ve ulaşım bütçesi yine çoğu ülke ve bakanlık bütçesinden büyüktür. Bölge, makro projelerle dünya cazibe merkezi haline gelmiş olacağını düşünürsek, Kanal İstanbul, 3.hava limanı, Marmara Bursa oto yolu ve 3 katlı tüp geçit İstanbul merkezli olarak gözükse de artçı olarak İstanbul çevre ilerinin etkileşimi ile gelişim ve dönüşüm sağlayacağı bir gerçektir. 
      Kanal İstanbul ile Marmara bölgesi Karadeniz, Marmara ve Trakya bölgesel olarak makro ölçekte mekansal yapılaşmalar planlanmakta buna bağlı olarak kentsel dönüşüm içerisinde yeniden planlamalar yapılmaktadır. Marmara bölgesel ölçekte aynı zamanda 1.derece deprem kuşağında olması illerin bir birine yakın ve iç içe olması risk planlamasında yerel yönetimlerin kendi içerisinde ayrı ayrı çözüm araması farklı bir sorun olarak gözükmektedir. 
     1950 li yıllara kadar İstanbul diğer yerel yönetimlerden farklı olarak bir yönetim uygulanmış, 50 ve 80 sonrası farklı yönetim şekilleri uygulamaya alınmıştı. 2000 li yıllardan sonra ülkenin gelişimine paralel olarak İstanbul merkezli bölge, sektörsel olarak büyük devinim yaşamıştır. 2023 yılı itibari ile bölge nüfus yoğunluğu ciddi sayıları bulacağı kesin gözüyle bakacak olursak birçok sorunların çözümü yerel idare büyük şehir bağlamında çözümlenmesi, planlanması yeterli olamayacaktır.

     Bir birinden etkileşim içerisinde gelişme gösteren ve yoğun göç alan İstanbul, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Kocaeli, Yalova,Sakarya, Bilecik, Bursa, Balıkesir ve kısmen Düzce illeri bir birleriyle eş güdüm içerisinde belki Marmara belediyeler birliği ile hareket edebilmektedir. Türkiye'nin genelinin sosyo-ekonomik sorunlarının ağırlıklı olarak İstanbul'a taşınması yerel idarenin, altından manevra ve kabiliyeti ile kalkabileceği bir konu değildir. 
      Bölgesel olarak metropol kentlerin bir arada bulunması küreselleşme ile sınırların kalktığı bu bilişim ve yönetişim döneminde, dünya kültür başkentinin bulunduğu bu bölge, Türkiye ekonomisinin lokomotifi konumundadır. Dolayısı ile dönemsel uyar- lama, yönlendirme, kısa ve uzun vadeli planlamanın ihtiyaç duyulduğu günümüzde bu illerin koordinasyonu, kurumsallaşma adına ‘’ idari mali açıdan özerk kalmak kaydı ile anayasa kanunlar içerisinde, eş güdüm koordinasyon ile politika, strateji, çevre düzeni planları, yönetim süreçlerinin etkinliği içerisinde faaliyetlerin kontrolü denetimi ve bakanlıklar arası koordinasyonun sağlanması’’ bağlamında ‘’ Marmara illeri koordinasyon bakanlığı ‘’ kurulması bir ihtiyaçtan doğmuş gerekliliktir.
       Gelişmiş ülkeler arasına girme hedefinde olan ülkemiz, bu gözde bölgesini ademi merkeziyet mantığı çerçevesinde, koordinasyon kültürü anlayışında bir bakanlık marifetiyle yürütülmesi etkin ve verimli olacağı kanısındayım. Belki farklı uyumsal sorunlar çıkabilir, bunun aşılması ise kendi içerisinde kontrol-düzeltme tekniği ile aşılabilir.

Recep HIDIR
Ondokuzmayıs Üniversitesi 
Sosyal Bilimler Enstitüsü 
Kamu Yönetimi A.B.D. 
Yüksek Lisans Öğrencisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder