Osmanlıda geleneksel dönem içerisinde belediye teşkilatı olmadığı dönemde bu görev ve hizmetler vakıflar,loncalar tarafında yerine getirilmekte idari anlamda ise Kadılar görev yapmakta idi.Tanzimat ile başlayan süreç ile ıslahat döneminde batı tarzı belediyecilik İstanbul ve dışında ancak 1871 tarihli ''İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi'' ile hayata geçmiş teşkilatlanmıştır. 1877 yılında ''Dersaadet Belediye Kanunu'' ile ''Vilayetler Belediye Kanunu'' olarak düzenleme Kanuni Esasi çerçevesinde I. Meşrutiyet ile farklı boyuta geçmiştir.6-12 kişiden oluşan belediye meclislerinin içerisinden Hükumetin ataması ile gerçekleşen belediye başkanı ile tüzel kişilik kazanmakta idi.1877 yılında çıkarılan bu yasa Cumhuriyet dönemi ile 1930 yılına kadar aynı şekli ile devam etmiştir.Kanuni Esasi ile birlikte yasallaşan belediye nizamnameleri aslında bir anlamda ademi merkezi olan yasa iken ,1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunu o gün ki siyasi yapının sağlamlaştırılması adına vesayetçi ve merkeziyetçi geleneği dahada sağlamlaştırmıştır.1580 sayılı Yasa 2005 yılına kadar idari-mali yasal revizyon yapılarak gelinmiştir.Ancak 1580 sayılı yasa her zaman merkezi bir vesayet içerisinde olmuştur. İdari ve mali açıdan özerk olmamıştır.
1980 yılından sonra kamu ve özel yönetimler Post Modern yönetim sürecine doğru yol almıştır.Post Modern Yönetim süreci ve 1990 yıllardan sonra başlayan Yönetişim anlayışı ,Kamu ve Özel sektör yönetiminin içinde bulunduğu dönemde mevcut yasaların sürece cevap vermediği ortaya çıkmıştır.Özellikle 1990 yıllarda başlayan Yerinden Yönetim veya Ademi merkeziyetçilik tartışması kamu oyunu o dönem içerisinde çok meşgul etmiştir.1991-2002 yılına kadar koalisyon dönemleri olduğundan yönetimde istikrar sağlanamamış yerelleşme anlamındaki çalışmalar rafta ve sözde kalmıştır.2002 yılından sonra Avrupa birliği müktesebatının getirdiği süreç her alanda olduğu gibi yerelleşme konusunda önem kazanmış, 5393 sayılı Belediye Kanunu ,5216 sayılı Büyükşehir Belediye kanunu ve 5302 sayılı İl özel İdare Kanunu yerel yönetimleri vesayet anlayışından kurtarmış, Ademi merkeziyetçi bir teşkilatlanma olgusuna getirmiştir.2012 yılında 6360 sayılı yasa 14 il ilave ile 30 Büyükşehir Belediyesi Bütün şehir haline gelerek bu illerin idari sınırları ile ilçe sınırlarında değişikler olmuştur. İlçe belediye sınırları, büyükşehir belediye sınırları genişlemiş ve köyler mahalle haline dönüştürülmüştür.
Yapısal reformların olduğu bu dönem içerisinde yerel yönetimler her dönemde olduğu gibi uyum süreçlerinde zorlanmaktadırlar.Bu yasalara paralel olarak gelirler yasasında da acil düzenlemeler gerekmektedir. Buna bağlı olarak teşkilatlar mali kaynaklar konusunda güçlükler çekmektedir. Yerinden yönetim; hizmetin sunulmasında, kaynakların kullanılmasında hızlı doğru kararlar verilmesi noktasında verimli hale getirilmiş ancak bir entegrasyon, uyum ve birimler arası eş güdüm sorunu halen kurumsallaşmayan belediyelerde yaşanmaktadır.
Sonuç olarak bu geçiş döneminde,teşkilatlara koordinasyon ve entegrasyon sürecine katkı anlamında bölgesel teşkilatlar vasıtası ile müşavirlik hizmetleri ve yapısal uyarlanma adı altında teknik, mali destekler verilmelidir.Aksi takdirde kurumsallaşmaya giden süreç çok daha uzayacaktır.
Recep HIDIR
Ondkuzmayıs Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Kamu Yönetimi A.B.D.
Y.L. Öğrencisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder